top of page

ŞANLIURFA ROTALARI

  • Sude Kılıç
  • 5 gün önce
  • 3 dakikada okunur

ŞANLIURFA 

Şanlıurfa’nın coğrafi konumu sebebiyle üzerinde tarihin ilk anlarından itibaren birçok devlet ve beylik hüküm sürmüştür. Farklı kültür ve medeniyetlerin kaynaşma durağı olmuştur. İlk ve orta çağa baktığımızda Mezopotamya ve Arap ülkeleri ile Avrupa arasındaki bazı yollar Şanlıurfa üzerinden geçmekteydi. Doğuyla batının birbirine bağlandığı birçok tarihi, ticari ve askeri yollar üzerinden geçtiği için Şanlıurfa, geçmişte ve günümüzde önemli bir olmuştur. 

 

13.500 yıllık tarihinde Şanlıurfa, birçok medeniyetin merkezi olmuş, birçok milletle yakın bağlar kurmuştur bunun sonucu olarak köklü bir kültürü oluşmuştur. 

Şanlıurfa’da gezilecek yerler: 

 

Göbeklitepe: Alan 12000 yıl boyunca doğal çevresi içinde dokunulmadan kalmıştır bu sebeple önemli arkeolojik bulgular vermektedir. Birçok manada tarihin sıfır noktası olan Göbeklitepe bu büyüklükteki en eski anıt ve ilklerin ötesinde bir destinasyondur. Son yılların en büyük arkeolojik keşfidir. 

 

Hz.İbrahim’in doğduğu mağara: Mevlid-i Halil Camiisi içinde yer alan bu mağarada Hz. İbrahim doğduğuna ve yedi yaşına kadar burada kaldığına inanılır. Mağaranın içinde bulunmakta olan suyun çoğu hastalığı iyileştirdiğine inanılır.  

 

Balıklı göl: Hz. İbrahim’in zamanının hükümdarı Nemrut’a karşı gelerek putların sadece heykel olduğunu inananlara göstermek için putları parçalar ve halkı tek tanrıya inanmaya davet eder. Buna karşılık Nemrut, Hz. İbrahimi Urfa’daki tüm odunların bulunduğu bir ateşte yakmak ister ancak Hz. İbrahim ateşin üstüne düştüğü gibi ateş berrak bir göl olur, odunlar ise balığa dönüşür. Bugün balıklı göldeki balıkların şifalı olduğuna inanılır. 

 

Urfa Kalesi: Abbasiler döneminde şehir surları yeniden inşa edilmiş ve kale eski dönemlerden kalan kalıntıların üzerine inşa edilmiştir. Kalede Bizans ve İslam dönemlerine ait kalıntılara rastlamak mümkündür.  

Harran: Tevrat’ta Haran olarak geçen yerin burası olduğuna inanılmaktadır. İlkçağlardan itibaren varlığı bilinen Harran üniversitesi dünyaca ünlü birçok alimi yetiştirmiştir. 

 

ŞANLIURFA’NIN EFSANELERİ 

 

Urfa Adı ve Nemrut Efsânesi: Urfa'da yüzyıllar önce yaşamış, Allah'a isyan eden ve zalim mi zalim Nemrut isimli bir hükümdar yaşarmış. 

 

Allah Nemrut'un zayıflığını ve acizliğini göstermek için en küçük ve zararsız duran yarattıklarından sivrisinekleri göndereceğini söyler ve söylediği gibi de yapar. Nemrut bu işe yaramaz gözüken hayvanlara ordusuyla karşı çıkmaya karar verir fakat olaylar istediği gibi ilerlemez. Sivrisinekler, Nemrut'un askerlerinin ve hayvanlarının göz, kulak ve burunlarını işgal etmişlerdir ve hepsini düşürmüşlerdir. Nemrut kendisini zar zor odasına atmıştır ve pencere, kapı, baca ne varsa bütün delikleri ve giriş çıkışları sıkı sıkıya kapatmıştır fakat atladığı bir delik vardır. Nemrut'un kendisini odasına kilitlediği sırada topal bir sivrisinek Allah'a yalvarmaya başlar. Topal sivrisinek gazaya yetişemediğini, topallığının mani olduğu ve bu yüzden onu affetmesini istediği yalvarmıştır. Bu sözler karşılığında Allah, topal sivrisineğe "O zaman git ve Nemrut'u sen helak et." demiştir. Bunun üzerine sivrisinek ikinci bir emir beklemeden Nemrut'un odasına kapı deliğinden sızar ve Nemrut'un beynine doğru ilerler. Sivrisinekle beraber baş ağrısını hissetmeye başlayan Nemrut ne yaparsa yapsın baş ağrısını geçirememiştir. Hizmetkarlarına, kafasına önce keçeden sonra ise tahtadan tokmaklarla vurmalarını emretmiştir. Vuruşlar sırasında ise Nemrut dayanamamış ve "Vurha, Vurha" diye söylenirken ölmüştür. Söylentilere göre Urfa'nın ismi Nemrut'un "Vurha, Vurha" emirlerinden gelmektedir. 

 

 

Abgar ve Kutsal Mendil Efsanesi 

Abgar efsanesi göre V. Abgar Ukkama ilk hristiyan kraldır. Hz.İsa'dan sonra hemen hristiyanlığı kabul etmiş ve bununla da kalmayı kendi halkına da benimsetmiştir. Bununla alakalı bir efsane bile vardır. 

 

Günlerden bir gün Edessa kralı V. Abgar cüzzam hastalığına yakalanmıştır ve bu hastalığın bitmek bilmeyen acısına katlanmak zorunda kalmıştır. Bu hastalığın acısına artık dayanamayan V. Abgar sonunda Hz. İsa'dan yardım ister. Hastalığından dolayı gidemeyen kral, elçisi Hannan'ı, içerisinde Hz. İsa'ya inandığını ve yeni dinini öğrenmek istediği fakat hasta olduğundan dolayı gelemediğini belirten bir mektupla kudüse yollamış ve Hz. İsa'yı çağırmıştır. Zamanında resim yeteneğiyle bilinen Hannan, Hz İsa'ya mektubu sunduktan sonra Hz. İsa'nın yüzünün resmini yapmayı dener fakat başaramaz ve bunun üzerine Hz. İsa, Hannan'a yüzünü yıkayıp sonra da sildiği mendili vermiştir. Hz. İsa'nın yüzünün peçeteye çıktığını gören Hannan sevinmiş ve teşekkürlerini sunarak Hz. İsa'nın yazmış olduğu mektubu V. Abgar'a götürmek üzere tekrar yola çıkmıştır. Hz. İsa, yazdığı mektupta şu satırlarla konuşmuştur: 

 

“Ne mutlu sana Abgar ve Edessa adındaki kentine! Ne mutlu, beni görmeden bana inanmış olan sana! Çünkü sana devamlı sağlık bahşedilecektir. Senin yanına gelmem hususunda bana yazdıklarına gelince, bilesin ki, görevlendirilmiş olduğum her şeyi burada tamamlamak ve bu işi bitirdikten sonra beni göndermiş olana, Baba’ya dönmem gereklidir. Sana ızdıraplarını (hastalıklarını) iyileştirmek, sana ve seninle beraber olanlara ebedi yaşam ve barış bahşetmek, ayrıca senin kentine dünyanın sonuna kadar düşmanlar tarafından boyun eğdirilmemeyi sağlamak üzere havarilerimden birisini, Thomas da denilen Adday’ı göndereceğim. Amin. Efendimiz İsa’nın mektubu.” 

 

V. Abgar, mektubu okur okumaz yüzünü, Hz. İsa'nın yüzünün izi olan "kutsal mendil"e siler ve sağlığına kavuşur. Bu mutluluğun sonucunda V. Abgar mendili bir tahtaya gerdirmiş ve kentin kapısına bir niş içinde koydurmuştur. 

 

 

Feyza Bakırcı 

Ezel Aktaş 

 
 
 

2 Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
Hilal B.
5 gün önce
Rated 5 out of 5 stars.

Peki mendil şu anda herhangi bir yerde sergileniyor mu?

Like

Furkan
5 gün önce
Rated 5 out of 5 stars.

Teşekkür ederim . Bilgilendirici bir yazı

Like
bottom of page