FRİGLER VE FRİG ŞAPKASI
- Sude Kılıç
- 5 gün önce
- 3 dakikada okunur
FRİGLER VE FRİG ŞAPKASI: ÖZGÜRLÜĞÜN SİMGESİNE YOLCULUK
Anadolu toprakları, tarih boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış bir coğrafya olarak, kültürel çeşitliliğin en yoğun yaşandığı bölgelerden biridir. Bu kadim medeniyetlerden biri de M.Ö. 1200 ile M.Ö. 676 yılları arasında Anadolu’da hüküm sürmüş olan Friglerdir. Hitit İmparatorluğu’nun çöküş dönemiyle birlikte sahneye çıkan Frigler, uzun süren bir göç hareketiyle Anadolu topraklarına yerleşmişlerdir. Bu yönüyle Frigler, Anadolu’ya ani bir şekilde değil, uzun bir sürece yayılarak gelen nadir topluluklardan biri olarak öne çıkarlar. Arkeolojik kalıntılarda Makedonya ve Trakya tümülüslerinde bulunan eserlerin Frig eşyalarına olan büyük benzerlikleri, bu göçün izlerini somut olarak ortaya koymaktadır. Eskiçağ yazarları Frigler hakkında farklı yorumlarda bulunmuştur. Kimi onları savaşa hazır ve cesur, kimisi barışsever ya da korkak olarak tanımlamıştır.Frigler’in ilk olarak Troia (Truva-Hisarlık Tepesi), ardından İznik Gölü (Askania) ve Sakarya Nehri (Sangarios) çevresine yerleştikleri bilinmektedir. Coğrafi olarak ise Frigya, iki ana bölüme ayrılmaktaydı: Büyük Frigya ve Küçük Frigya (Frigya Epiktetos). Büyük Frigya; Kızılırmak, Tuz Gölü, Denizli-Pamukkale ve Elmalı Ovası'na kadar uzanan geniş bir bölgeyi kapsarken, Küçük Frigya günümüz Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya illeri arasında yer alıyordu.Frigler’in ilk kralı olan Gordios, halk arasında anlatılan bir efsane ile tahta çıkmıştır. Rivayete göre, iç karışıklıklarla mücadele eden Frig halkı kendine bir lider ararken bir kahine danışır. Kahin, şehre öküz arabasıyla giren ilk kişinin kral olacağını söyler. Günler süren bekleyişin ardından çiftçi olan Gordios, sabanına konan bir karganın verdiği mesajı anlamak için şehre saman yüklü arabasıyla gider ve böylece kehanet gerçekleşmiş olur. Halk onu kral ilan eder ve öküz arabasının boyunduruğu Sabazios tapınağına bağlanarak Gordion Düğümü’nü oluşturur. Bu düğüm ileride Büyük İskender'in çözmeye çalıştığı ünlü simgelerden biri hâline gelecektir.Frig kültürünün dünya tarihinde önemli izler bıraktığı sembollerden biri de Frig şapkasıdır. Yumuşak, konik biçimli, tepesi öne kıvrık ve genellikle kırmızı renkte olan bu başlık; yalnızca Frigyalılar için değil, dünya tarihinde özgürlük ve bağımsızlık simgesi olarak geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Antik Yunan sanatında özellikle Troya kahramanı Paris’i simgelemek için kullanılan bu başlık, Roma döneminde serbest bırakılan kölelerin giydiği bir özgürlük simgesine dönüşmüştür. Roma’daki Saturnalia şenliklerinde sahipleri tarafından azat edilen köleler, vatandaşlıklarını bu başlıkla kutlamış ve başlık kamusal özgürlük göstergesi olmuştur.Frig şapkası yalnızca Antik Çağ'da değil, modern tarihte de özgürlük mücadelesinin bir temsili olarak görülmüştür. Amerika Bağımsızlık Savaşı sırasında özgürlük bayrağına asılarak kullanılmıştır. Fransız Devrimi'nde bonnet rouge (kırmızı başlık) ismiyle anılan Frig şapkası, cumhuriyetçi halkın devrim coşkusunu göstermek için taktığı bir başlığa dönüşmüştür. 1790 yılında ulusu temsil eden bir heykelin üzerinde ilk kez görülen bu başlık, 1792’de zorla anayasa imzalatılan XVI. Louis tarafından bile kullanılmıştır. Voltaire’in büstü bonnet rouge ile taçlandırılmış, Strazburg Katedrali’nin çan kulesi bile bu başlıkla örtülerek yıkımdan korunmak istenmiştir. Büyük Temizlik döneminde, yeni rejime bağlı olan vatandaşlar bu şapkayı gizlice taşıyarak bağlılıklarını simgelemiştir.
Frig şapkasının özgürlük sembolü olarak anlam kazanmasının kökeni, Frig mitolojisindeki Attis ve Kybele efsanesine dayanır. Kybele, bereketin ve doğurganlığın tanrıçası olarak, gençliğin ve doğanın temsilcisi Attis’e âşık olur. Efsaneye göre Kybele, Attis’in başka bir kadınla birlikte olmasına izin vermez. Attis’in bir nehir perisiyle yaşadığı ilişki sonucunda Kybele’nin gazabına uğrayarak hadım edilir ve hayatını kaybeder. Tanrı Sabazios’un merhametiyle Attis baharda yeniden canlanır ve bu olay doğanın yeniden uyanışını simgeler. Her yıl Mart sonu veya Nisan başında kutlanan bu mitolojik birleşme, bereketin ve yeniden doğuşun temsili hâline gelir. Attis’in başlığı bu anlamda sadece bir aksesuar değil, dirilişi, özgürlüğü ve doğanın döngüsünü temsileden bir simge olmuştur.
Efsanenin başka bir versiyonunda ise Attis, Kral Pessinus’un (veya bazı kaynaklarda Kral Midas’ın) kızıyla evlenmeye hazırlanırken Kybele tarafındanengellenir. Düğün sırasında cinnet geçiren Attis, kendini hadım eder. Dökülen kanının düştüğü yerden bir çam ağacı büyür. Bu ağaç her daim yeşil kalması ve uzun ömrüyle edebiyatta ölümsüzlüğü simgeler. Şapkanın şeklinin bu çam ağacına benzemesi de, bu efsane ile ilişkilendirilir. Bir başka söylentiye göre ise Frig şapkası, kulakları eşek kulağına dönen Kral Midas’ın bu durumunu gizlemek için taktığı bir başlıktır.
Tüm bu mitolojik anlatılar ve tarihî kullanımlar, Frig şapkasının zaman içerisinde sıradan bir başlık olmaktan çıkıp, çağlar boyunca farklı halklar için direnişin, kurtuluşun, özgürlüğün ve kimliğin sembolü hâline gelmesini sağlamıştır.
Feyza BAKIRCI
Ezel AKTAŞ
Комментарии